Senden büyük davul var ulan!!!

Disiplin, çalışkanlık, kondüsyon, yerine göre senkronizasyon yerine göre asenkronizasyon, eğlence, hüzün, ürperme. Hepsi de tek bir şovla zerk edilir mi insana allasen? Anlatmak için aklımın ve kalemimin yetmedikleri de cabası. Zaten üç kuruşluk aklım vardı o da uçtu gitti diyar diyar...


Dün gece (15.06.2009 diye tarih de verelim de yarın öbürgün dün gece lafının neyi ifade ettiği anlaşılsın) Kodô namı diğer ritmin çocukları isimli Japon perküsyon grubunun konserine gitme zevkine nail oldum, üşengeç olmayan insanların beni zorlaması sayesinde. Seneler evvel de benzer bir gösteri seyretmiş ve hayran kalmıştım adamların performansına. Bunlar da aynı tadı verir nasıl olsa diye çok da kasmadan tamam ben de geliyorum diyiverdim. Hay o bileti alanın, gel uyuzluk etme diyenin eline diline sağlık.


İzlenimlerinden beni en çok etkileyeni aynı anda 5 – 10 arası değişen insanın davullara vurması ve hepsinin tek bir ses olarak kulağa ulaşması. Ya birisi olsun saniye kaydırmaz mı arkadaşım o vuruşu? Kaç zamanın alışkanlığı, kaç saatlik mesai bunun altında yatan acaba? Diğer bir şaşırtıcı nokta ise adamın büyük (hakikaten büyük, bak valla) davulu çalarken boynundan yukarısının gittikçe kızarmasını hatta morarmasını görmem. Öyle bir duruşla, o tempoyla o kadar zaman o davulu hiç sektirmeden cayır cayır çaldı adam. Baturalp olsa çatlar, o derece. Onca zamandır uzakdoğu filmlerinin arkaplanlarında yer alan müzikleri, onların icra edildiği enstrümanları canlı canlı görmek de ayrı bir keyif kaynağıydı. Dinlenilen ve seyredilenlerin eşliğinde yaşanılan hislerin tarifi yok...


Tabi bunlara ek olarak tüylerimi tiken tiken eden başka bir husus da 2 ayaklı öküz üretimi konusunda yurdumun geldiği son nokta. Sanırım artık seri üretim tesislerini açmışlar. Teknoloji o biçim. Baksan şekline aynen insan. Doğan görünümlü şahinden iyiler... Yasak diye anons yapılıyor arkadaşım, o karanlıkta 3 metreden fazla yeri aydınlatamayan makinenin flaşıyla 100 metreden fotoğraf çekmeye çalışıp neden göz rahatsızlığı yaratıyorsun katılımcı olan herkeslere, sadece ense çekebilmek adına?? Dur bak bundan iyi facebook fotoğrafı olur zihniyeti midir? Facebook girsin.... kabuslarına geceleri e mi?


Bir de bilinçliler, tabiri caizse beyaz Türkler vardı beni en çok korkutan (caiz mi lan?). Biz elitiz, sanatı sepeti her şeyi en iyi biz biliriz, sosyaliz her ortama akmalıyız, kendine güvenen yüksek sesli ve düzgün telaffuzlu konuşmalarımızla, çocuklarımızla olan acayip modern diyaloglarımızla herkese örnek olmalıyız görüntüsünde... E ama çıkarken yapılan yorumlara dikkat ettim de bir taneniz enteresandan başka kelime sarfetmediniz. Bilinç kumkuması arkadaşlarım; iyi, güzel, hoş, nefis, çok iyi, kötü, berbat, ne bileyim bi sik anlamadım ben bundan gibi betimleyiciler var türkçemizde. Onlara ne oldu? Bilinçler ne oldu? Yüksek sesler ve kendine olan güven neden fısıltılı ve kendi aranızda dedikodumsu konuşmalara döndü?


İşten güçten fırsat bulup zamanında yazamadım kusura bakmayın ama İstanbulda olan, perküsyondan hoşlanan (çöpçatan sitesi yazısı gibi oldu lan), vakti ve nakti olan gitsin dinlesin. Bu gece de sahne alıyorlar harbiye açık havada aha bunlar : Kodô

Share this post!

Bookmark and Share

0 pipo: