Budala gaşlı gala.

Benim Dostoyevski'den yana bir sıkıntım yok. "Bir solukta okumak" olarak tabir edilen şekle girmişliğim var Dostoyevski'nin 'Budala'sı ile.

Benim "Kibarlar Dünyası"na karşı bitmez tükenmez bir kinim var. Hala varlığını sürdüren, insanlar uyumlu davranmaya çalıştıkça onlarla taşak geçmeyi kendine görev edinen kişiler, her yerdeler...

Kibarlığınıza sıçam sizin.

Sizin ayarasızlığınız yüzünden bir sonraki bölümü tahmin edemez oldum. Misal Jean-Christophe Grange, ha keza Dan Brown gibi sürpriz sonlarla kitaplarındaki kurguyu süsleyen yazaların bile kitalarında, sonraki adım yanlış da olsa tahmin edilebilirlik içerirken sizin aşırı derecede salaklığınız yüzünden gelecekteki olaylar tahmin edilemiyor. Evet, gizemli olduğunuz için değil; 'salak' olduğunuz için...

Allah kahretsin ki torunlarınız şu anda müdür, müdür yardımıcısı, direktör, doktor veya ev sahibi unvanlarıyla aramızda bulunmaktalar. Kendilerini 'üstün' olarak gören torunlarınız, hala iyi niyetli insanları, sırf belli başlı hırslara kapılmış olmak/olmak istemek için zavallı görmek konusunda üstlendiğiniz misyonu, tam da size yakışır şekilde sürdürmekteler.

Neyse sevgili okurlar, siz de tıpkı benim gibi "Ben bu Dostoyevski'den hiç bişi anlamadım" mı diyorsunuz? O zaman size yol gösterecek bir kaç önerim var. O dönemin koşulları ile düşünün. Okuduğunu anlamanın en öncelikli sırrı budur. Hadi iyi günler.

Share this post!

Bookmark and Share

0 pipo: